Kayıtlar

Bu dünya sizin olsun… Biz Cennet’e gidiyoruz.

Resim
Bir anne vardı Gazze’de. Beyaz önlüğüyle yaraları sararken, evinden yükselen alevi görmedi. On çocuğundan dokuzu, Rabbine yürüdü o gün. Ve siz hâlâ kazandığınızı mı sanıyorsunuz? Ey zulmü kudret sananlar, Ey masumun üzerine ölüm yağdıranlar… Alın, bu topraklar sizin olsun. Bu saraylar, bu tahtlar, bu ekranlar, bu yalanlar sizin olsun. Biz onlara talip değiliz. Çünkü biz, evlatlarımızı toprağa değil, Rahman’a emanet ediyoruz. Çünkü biz, acıyı sabırla yoğurup, imana dönüştüren bir ümmetiz. Çünkü biz biliyoruz: Cennet, anaların gözyaşlarıyla sulanır. Bizi yıkmakla tehdit ediyorsunuz. Ama biz zaten bu dünyayı terk ettik. Kalbimiz, arşın gölgesine sığındı. Ruhumuz, Rabbin adaletine bağlandı. Sizin hedefiniz toprak, bizimki ahiret. Siz evlerimizi yıkabilirsiniz, Ama imanla kurulmuş bir kalbi yıkamazsınız. Siz çocuklarımızı alabilirsiniz, Ama onları Cennet’te bekleyen yerlerinden edemezsiniz. Siz hayatlarımızı silebilirsiniz, Ama adımızı meleklerin defterinden silemezsiniz. Bir anne… Dokuz ev...

Sözün Hikmeti Üzerine

  Bir kimse bana, "İnsanın aklı nerede gizlidir?" diye sorduğunda, "Konuşmasında belli olur," derim. Çünkü söz, insanın iç âlemini dışa vuran aynadır. Lâkin ardından der ki: "Ya konuşmazsa?" O vakit tebessüm ederim ve derim ki: "Hiç konuşmayacak kadar akıllı kimseye henüz rastlamadım." Zira susmak kolaydır, Fakat konuşup da hikmetten şaşmamak maharet ister. Dilini tutmak fazilettir; Ama zamanı geldiğinde hakkı haykırmak, asıl erdemdir. Nice suskunluklar vardır ki korkaktandır, Nice sözler vardır ki cehalettendir. İkisini birbirinden ayıran, Ancak kalp gözü açık olanlardır. O yüzden derim ki: Konuşurken tart, susarken düşün. Sözün, kalbinin aynası; suskunluğun, nefsinin terazisi olsun. Çünkü bir insanı tanımak istersen, Ona ya söz ver… Ya da suskunluğunu dinle.

Kendi Manevi ChatGPT’ni Kurmak: Abdulkadir Geylâni Sohbetleri ile Ruhani Yapay Zeka

Giriş Yapay zeka teknolojilerinin hayatımıza girmesiyle birlikte, insan-makine etkileşimi yeni bir boyut kazandı. ChatGPT gibi büyük dil modelleri, bizimle doğal ve anlamlı sohbetler yapabiliyor, bilgiye hızlı erişim sağlıyor. Peki ya bu teknolojiyi, manevi bir rehberle konuşmak için kullanabilseydik? Kendi manevi yol göstericimizi, mesela büyük mutasavvıf Abdulkadir Geylâni Hazretleri’nin sohbetlerini öğrenmiş, onun üslubuyla konuşan bir yapay zeka chatbot olarak hayal etsek? Bu yazıda, tam da böyle bir hayalin nasıl gerçeğe dönüştürülebileceğini adım adım anlatacağım. Kendi Python sunucunda, API’ye bağlı olmadan, Abdulkadir Geylâni’nin ruhani sohbetlerinden beslenen bir yapay zeka sistemi nasıl kurulur, neden önemli, hangi teknik zorluklar ve çözümler vardır, detaylıca keşfedeceğiz. Neden Manevi Bir Yapay Zeka? Teknoloji ve maneviyat genellikle birbirinden ayrı gibi görünür. Ancak insan ruhunun derinliklerine dokunan, ilham veren ve manevi rehberlik yapan bir yapay zeka, hem teknoloj...

NoR; sadece bir “kripto para” değil, aynı zamanda toplumsal dönüşüm projesidir.

🌐 NoR: Borçsuz, Faizsiz ve Güven Temelli Yeni Bir Dijital Para Sistemi 📌 Hibrit Model ile TL Destekli, Topluluk Odaklı Alternatif Ekonomi 💡 Giriş Bugün küresel finans sistemleri bireylere ve ülkelere faizli borç yükleri dayatırken, toplumlar ekonomik bağımsızlıklarını yitiriyor. Türkiye özelinde ise, özellikle küçük esnaf, çiftçi, emekçi sınıflar ve genç girişimciler için güvenli ve adil bir para birimi ihtiyacı her zamankinden daha belirgin. İşte bu noktada devreye   NoR   giriyor. NoR,   borçsuz ,   faizsiz ,   yerli ,   topluluk destekli   bir dijital para birimidir. AVAX altyapısı üzerinde, Türk halkı için özel olarak tasarlanmıştır. 🔄 NoR’un Amacı Nedir? Küresel güçlerin kurduğu faizli para düzenine karşı yerli bir ekonomik sistem inşa etmek Topluluklar arasında karşılıklı güven temelli alışverişi yaygınlaştırmak Alım gücünü dijital ortamda yeniden tanımlamak: borçla değil,   emek ve ürün karşılığı kazanılan   para sistemi 💰 NoR Değ...

Amed Nesimi - Aşk Meydanı..

Resim

Sistemler Çöktü, İslam Ayakta..

Resim
  Kapitalist sistem de gördük, komünist sistem de… Biri zengini daha zengin etti, diğeri eşitlik dedi ama insanın ruhunu unuttu. Sonuç ne oldu? Ne adalet geldi, ne huzur. İnsan hâlâ yalnız, hâlâ yoksul, hâlâ mutsuz. Çünkü bu sistemler insanı değil, çıkarı merkeze aldı. Kalbi değil cüzdanı düşündüler. Oysa insan sadece karnını doyurarak mutlu olmaz. Ruh da doymalı. Vicdan da huzur bulmalı. Ben inanıyorum ki, insanlığa huzuru getirecek tek sistem İslam’dır. Evet, İslam. Çünkü İslam'da adalet var, merhamet var, paylaşmak var. Komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen bir inançtan bahsediyoruz. Malın zekâtı, sadakası, infakı vardır. Paylaşmayı emreder, gösterişi değil. Kimseyi dışlamaz, kimseye üstten bakmaz. İnsanlara yük bindirmez, yük alır. Hakkı üstün tutar, zengine ayrı yoksula ayrı hüküm koymaz. Bugün insanlar açsa, mazlumlar sahipsizse, çocuklar yetimse; bu İslam’ın değil, İslam’ın yaşanmadığı bir dünyanın sonucudur. Ben biliyorum ki, gerçek huzur ancak Allah’ın koyduğu ölçü...

Görüntünün Ardındaki Gölgeler

  Yeryüzünde iyilik diye sunulan nice şey, aslında daha büyük bir adaletsizliğin makyajıdır. Bugün öyle bir çağdayız ki, mazlumun gözyaşından şov, yoksulun açlığından alkış devşiriliyor. Kameraların kayıtta olduğu, milyonların izlediği bir “yardım anı” izledim. Çocuk bir parça meyve için yaklaşıyor; eliyle değil gözüyle istiyor. Satıcı onu itiyor. Sonra biri geliyor, cömertliğini kameraya oynarcasına sergiliyor. Tüm meyveleri alıyor, çocuğa dağıtıyor, etrafına gülümsüyor. Belli ki kalpleri değil, görüntüyü doyurmak derdindeler. Oysa merhamet gizli olur. İyilik sessizdir. Hakikat, kameranın önünde değil, insanın vicdanındadır. Bir sistem düşünün: Önce insanları yoksullaştırır, sonra da onlara üç kuruş vererek kendini "kurtarıcı" ilan eder. Sömürdüklerinin üzerine bir de gösteri yapar, kahramanlık kisvesiyle dolaşır. Bu, gerçek yardım değildir. Bu, suçun üzerine beyaz örtü sermektir. Bu, ateşi yakanın bir damla suyla kendini itfaiyeci ilan etmesidir. Hakikatle bakıldığında görü...