Bu dünya sizin olsun… Biz Cennet’e gidiyoruz.
Bir anne vardı Gazze’de. Beyaz önlüğüyle yaraları sararken, evinden yükselen alevi görmedi. On çocuğundan dokuzu, Rabbine yürüdü o gün. Ve siz hâlâ kazandığınızı mı sanıyorsunuz? Ey zulmü kudret sananlar, Ey masumun üzerine ölüm yağdıranlar… Alın, bu topraklar sizin olsun. Bu saraylar, bu tahtlar, bu ekranlar, bu yalanlar sizin olsun. Biz onlara talip değiliz. Çünkü biz, evlatlarımızı toprağa değil, Rahman’a emanet ediyoruz. Çünkü biz, acıyı sabırla yoğurup, imana dönüştüren bir ümmetiz. Çünkü biz biliyoruz: Cennet, anaların gözyaşlarıyla sulanır. Bizi yıkmakla tehdit ediyorsunuz. Ama biz zaten bu dünyayı terk ettik. Kalbimiz, arşın gölgesine sığındı. Ruhumuz, Rabbin adaletine bağlandı. Sizin hedefiniz toprak, bizimki ahiret. Siz evlerimizi yıkabilirsiniz, Ama imanla kurulmuş bir kalbi yıkamazsınız. Siz çocuklarımızı alabilirsiniz, Ama onları Cennet’te bekleyen yerlerinden edemezsiniz. Siz hayatlarımızı silebilirsiniz, Ama adımızı meleklerin defterinden silemezsiniz. Bir anne… Dokuz ev...