Filistin, sadece Filistin değildir!

Unutma. Konuşmayı Bırakma. Filistin Sadece Bir Toprak Değildir.

Bazen bir toprak sadece bir toprak değildir. Bazen bir sınır haritada çizilmez; kalplerde yaşar, vicdanla konuşur, duayla savunulur. Filistin böyle bir yerdir. Bir topraktan fazlasıdır. Vicdanın sınavıdır. Hafızanın meydanıdır. Ve zamanla yarışan bir sabrın adıdır.

Bu toprak, yeryüzünün ilk secdelerine tanıklık etmiş. Göklere yükselen duaların uğradığı bir durak olmuş. Nice peygamberin ayak izini taşımış. O yüzden mesele yalnızca jeopolitik değildir. Mesele yalnızca siyaset, toprak paylaşımı ya da mülteci kampları değildir. Bu toprakta yükselen çığlık, aslında tüm insanlığın sesidir. Çünkü adalet bir yerde çiğnenirse, suskunluk tüm dünyaya yayılır.

Ve işte böyle bir zamanda, yeryüzüne bir diriliş gelir. Sessizce, gürültüsüz ama sarsıcı. İsmini herkes bilmez, yüzünü herkes tanımaz ama ayak sesleri zulmü titretecek kadar güçlüdür. O geldiğinde yalnızca harabeler ayağa kalkmaz, aynı zamanda unutulmuş değerler de dirilir: Merhamet, cesaret, sadakat ve adalet…


Adalet, Toprağın Altında Uyuyordu…

Zulüm öyle bir karanlıktır ki, bazen umut bile kıyıda kalır. Yetim çocukların sessizliğinde, yıkılmış evlerin taşları arasında, bombaların susmasında saklıdır adaletin çığlığı. Ama bir gün, bütün bu sessizlik yankılanır. Ve o yankı, bir vicdanda uyanır. Herkesin konuşmaktan korktuğu bir anda, birileri konuşur. Sessizliğe inat, hakikati haykırır.

O kişi; bir halkı değil, bir ümmeti uyandırır. Coğrafyaları değil, gönülleri birleştirir. Yalnızca bir devleti değil, bütün insanlığı harekete geçirir. O, kimsenin yüklenmeye cesaret edemediği bir emaneti omuzlar: Adaletin yükünü. Mazlumun duasını. Ve unutulmuş bir kardeşliğin ruhunu.


Filistin’in Yanında Olmak, Hakikatin Yanında Olmaktır

Orada doğan bir çocuk, sadece bir çocuk değildir. Çünkü onun ağlaması bir milletin suskunluğudur. Ve orada atılan bir taş, sadece bir taş değil, çaresizliğin umuda dönüşmesidir.

Bu yüzden susmamak gerekir. Konuşmak gerekir. Yalnızca kameralar önünde değil; dua ederken, çocuklara masal anlatırken, bir sofrada ekmeği paylaşırken de Filistin’i hatırlamak gerekir. Çünkü bu toprak, yalnızca bir coğrafya değil, bir semboldür. Kimin zalimin yanında durduğunu, kimin mazlumla yürüdüğünü gösteren açık bir imtihandır.

Bazıları der ki: “Ne yapabiliriz ki?”
Oysa ki bir söz bir devrimi başlatabilir. Bir dua bir kaderi değiştirebilir. Bir hatırlayış, bir halkı yalnızlıktan kurtarabilir. En azından unutma. Unutmamak bile direniştir. Çünkü zulüm unutuldukça güçlenir, hatırlandıkça çözülür.


Bir Gün O Gün Gelecek…

Zulmün gölgesi ne kadar uzun olursa olsun, güneşin doğuşunu engelleyemez. Ve o güneş elbet doğacak. O gün, taşlar konuşacak. Mescidler susmayacak. Çocuklar ağlamayacak. O gün, zulüm diye bir şey kalmayacak. Çünkü adalet öyle güçlü gelecek ki, hiçbir baskı ayakta kalamayacak.

O gün geldiğinde, herkes diyecek ki: “İşte beklenen buymuş.”
Ama o kişi, kendini öne çıkarmaz. “Ben geldim” demez. “Hak geldi” der. Çünkü hakikat kendini ilan eder, kişi değil. Ve işte o zaman anlaşılır: Onun gelişi bir kurtuluş değil, bir diriliştir.


Şimdi Sıra Sende

Henüz o gün gelmedi. Ama sen buradasın. Bu satırları okuyorsun. Kalbin atıyor. Vicdanın susmamış. Bu bir işarettir.

Sakın konuşmayı bırakma.
Sakın “ben kimim ki” deme.
Çünkü sen, bir adalet yürüyüşünün ilk adımı olabilirsin.
Bir duanın ilk cümlesi.
Bir çocuğun gülümsemesindeki sebep.

Ve unutma:
Filistin, sadece Filistin değildir.
Bir toprak değil, bir terazidir.
Adaletin ölçüldüğü, vicdanların tartıldığı yerdir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hakkın Yolunda Birlik

Kişiliğim

Müslüman Bilge Lider'in Sözleri..