Borç Üzerinden Kurulan Zindan: Zulmün Sessiz Haritası
Ey insanlar!
Size sessiz bir felaketten söz ediyorum. Ne savaş gibi patlar, ne yangın gibi duman salar. Ama evlere sinsice girer, sofraları küçültür, gözleri endişeyle doldurur. O felaketin adı borçtur.
Borç, artık bir ihtiyaçtan çok, bir yaşam biçimine dönüşmüştür. İnsanlar çalışarak değil, borçlanarak yaşamaktadır. Maaşlar kredi kartlarına, taksitler çocuğun harçlığına, faizler insan onuruna el koymaktadır.
🔒 Borcun Zindana Dönüşmesi
Son altı yılda 110 binin üzerinde insan yalnızca borcunu ödeyemediği için hapse atıldı. Her yıl binlerce insan; bir beyaz eşya, bir kira borcu, bir hastane masrafı yüzünden özgürlüğünden oldu. Adaletin terazisi bozuldu. Yoksulluk suç sayıldı, fakirlik suçlu ilan edildi.
Bu insanlar, birer istatistik değil. Onlar; sabah işe giderken çocuğuna harçlık veremeyen babalar, evdeki eksiği komşusuna söyleyemeyen anneler, öğrenim kredisiyle hayata tutunmaya çalışan gençlerdir. Ve onların mahkûmiyeti, yalnızca duvarlarla çevrili cezaevlerinde değil, milyonlarca insanın çaresizce yaşadığı evlerde hüküm sürmektedir.
💰 Faizle Çevrilen Hayatlar
Bugünkü finans sistemi, insanı borca alıştırır, borçla uyutur, borçla yönetir. Bankalar, ihtiyaç değil, tüketim üretir. Reklamlar; daha fazlasını istemeyi, daha erken sahip olmayı, daha pahalıya borçlanmayı teşvik eder. Sonuç mu?
Kredi borçları katlanır.
Kredi kartı ekstreleri kabarır.
Evde huzur yerine hesap kalır.
Oysa adil bir düzende, faiz değil emeğin değeri, paylaşmanın gücü ve dayanışmanın ahlakı egemen olur.
⚖️ Adaletin Tersine Döndüğü An
Adalet, güçlüden yana döndüğünde değil, zayıfa el uzattığında adalettir. Oysa siz ne yaptınız?
Borçluya mühlet vermediniz.
Darda olana destek değil ceza sundunuz.
İhtiyacı olana yardım değil, icra gönderdiniz.
Oysa ilahi öğüt şunu der:
"Darlık içinde olana zaman tanıyın. Şayet affederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır."
Bugünkü sistem, bu öğüdün tam tersini yapmaktadır. Borçla yaşamayı dayatan, sonra borcunu ödeyemeyeni hapse atan bir sistem, ne ahlakidir ne de sürdürülebilirdir. Bu sistem, yalnızca insanı değil; insanlığı yoksullaştırır.
🛠️ Yeni Bir Düzenin Zamanı Gelmiştir
Toplumlar borçla değil, emeğin kutsallığıyla yükselir. Borca dayalı sistemler; bir avuç zengini ihya ederken, halkı iflasa götürür. Şimdi sizlere çağrımdır:
1. Faize değil emeğe dayalı bir ekonomik model inşa edin.
2. Borçluya değil, borçlandıran sisteme hesap sorun.
3. Paylaşmayı yüceltin, gösterişi değil.
4. Dayanışmayı alışkanlık, merhameti toplumsal bir refleks haline getirin.
Toplumun asıl zenginliği, sahip oldukları değil; birbirine omuz verip ayağa kaldırabildikleridir.
🌅 Yeni Bir Sabah Mümkündür
Ey insanlık!
Zaman, borçla değil; değerle, ahlakla, adaletle yeniden yapılanma zamanıdır. Ceza değil çözüm, tahakküm değil merhamet, faize dayalı düzen değil hakkaniyetli paylaşım esas alınmalıdır.
Çünkü gerçek kurtuluş, yalnızca bireysel borçlardan değil, bu borçlu düzenin doğurduğu adaletsizliklerden özgürleşmekle mümkündür.
Gecenin en koyu anı, sabaha en yakın andır.
Yeni bir sabah mümkündür.
Yeter ki birlikte yürüyelim.
---
“Bir toplumu çürüten şey, adaletin parayla ölçülmesi, zayıfın ezilmesi, güçlüye dokunulmamasıdır. Siz insanları borçla zincire vurmuş, yoksulluğu suç haline getirmişsiniz. Bu zulümdür. Zulmün hüküm sürdüğü bir toplumda ne rahmet iner ne de bereket kalır.”
“Allah faiz almayı ve vermeyi haram kıldı. Çünkü faiz, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapar. Siz, Rabbin haram kıldığını yüceltip, onun helal kıldığını unuttunuz.”
“Kimin parası varsa onun adaleti mi var? Borçluyu zindana atan, zengini saraya buyur eden düzen çürümüştür. Borçluya değil, onu bu hale getiren düzene hesap sorulmalıdır.”
“Ey insanlar! Rızık Allah’tandır, kuldan değil. Sisteminizi baştan aşağı değiştirmedikçe hiçbir şey düzelmeyecek. Ekmek eşit paylaşılmadıkça, açlık ve zenginlik arasında uçurum kaldıkça barış olmaz.”
“Allah, alışverişi helâl, faizi haram kıldı.”
(Bakara, 275)
“Eğer borçlu darlık içindeyse, eli genişleyinceye kadar mühlet verin. Şayet bilirseniz, onu bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır.”
(Bakara, 280)
Yorumlar
Yorum Gönder