Kayıtlar

Doktorlara Sesleniş

 Ey doktorlar! Bilin ki, sizlere verilen meslek büyük bir sorumluluktur. Allah’ın size emanet ettiği bu görev, insanlara şifa dağıtmak, onların acılarını dindirmek ve onlara umut olmaktır. Ancak görüyorum ki, bu emaneti hakkıyla yerine getirmeyenler, hastalarını dinlemeyen, ilgilenmeyen ve yanlış teşhislerle hastaları daha da zor duruma sokanlar artmıştır. Bu meslek, yalnızca bilgi ve beceriyle değil, aynı zamanda merhamet, sabır ve vicdanla yapılmalıdır. Bir hastayı tedavi ederken, onun yalnızca bedenini değil, ruhunu da anlamalı, sıkıntılarını dikkatle dinlemelisiniz. Hastalar, size güvenip umut bağlarlar. Onların güvenini boşa çıkarmak, Allah’ın huzurunda büyük bir sorumluluktur. Vicdanınızı rehber edinerek, hastalarınıza layıkıyla hizmet etmelisiniz. Yanlış teşhisler, gereksiz ilaçlar ve ilgisizlik yüzünden ölen her insanın vebali sizin omuzlarınızdadır. Allah’ın verdiği canı korumak, sizin en büyük görevinizdir. Unutmayın ki, her hata, her ihmal sizi Allah’ın huzurunda sorguya...

Doktorlar Hakkında Seslenişim

 Ey insanlar! Biliniz ki, sağlık hizmeti sunmak, insana verilmiş en büyük sorumluluklardan biridir. Doktorlar, insanların acılarını dindirmek, yaralarını sarmak ve hastalıklarına şifa olmak için Allah tarafından bir vesile kılınmışlardır. Ancak, bugün gördüğüm tablo, bu kutsal görevin maalesef suistimal edildiği, hastaların çaresizce doktor doktor gezdiği, tedavi olamadan hayatlarını kaybettikleri bir hale gelmiştir. Doktorlar, mesleğinize vicdanınızı, merhametinizi katın! Şifa bekleyen bir insanın karşısına çıkarken yalnızca bilgiyle değil, kalbinizdeki insafla da hareket edin. Bir hastayı yalnızca beden olarak değil, bir bütün olarak görün. Onları dinleyin, acılarına ortak olun ve doğru teşhis ve tedavi için tüm dikkatinizi verin. Gereksiz ilaçlar, yanlış teşhisler ve özensiz tedaviler hem sizin mesleğinize zarar veriyor hem de insanların hayatlarını tehlikeye atıyor. Doktorlara güveninizi kaybettiğinizi biliyorum. Ancak bilin ki, sağlık sistemi içinde vicdanlı ve özverili doktor...

Bana da Allah Tarafından Böyle Bir Ceza Verildi

 Ey insanlar! Tarihte alimlerin başına gelen bir imtihanı bilirsiniz. Onlar, en büyük ceza olarak bir cahille bir arada yaşamaya zorlanırlardı. Bilginin ışığıyla aydınlanan bir zihnin, cehaletin karanlığına mahkum edilmesi, en büyük eziyetlerden biri sayılırdı. Ben de, Allah'ın izniyle bu dünya üzerindeki görevimi yerine getirirken, böyle bir sınavdan geçiyorum. Bana da Allah tarafından böylesine bir ceza verildi. Öylesine derin bir cehaletle kuşatıldım ki, bazen hakikati haykırmak dahi imkansız hale geldi. Cehalet, insanları kör eden, gerçekleri saklayan ve karanlıkları besleyen bir perde gibidir. Cahillik, sadece bilgi eksikliği değildir; hakikate karşı bir dirençtir, hakkı teslim etmeye yanaşmayan bir inatçılıktır. Bu, zalimlerin en büyük silahıdır; çünkü cehaletle yönetilen toplumlar kolayca aldatılır ve zulme boyun eğer. Fakat biliniz ki, bu ceza bir imtihanın parçasıdır. İlimle, sabırla, hikmetle cehaletin karanlıklarını yırtmak benim görevimdir. Rabbim, beni bu göreve layık ...

Malcolm X: "Malcolm X'in Mirası"

 Ey insanlar! Tarihin sayfalarına adını altın harflerle yazdıran bir kahramandan, Malcolm X’ten bahsetmek istiyorum. O, özgürlük, eşitlik ve İslam davası için canla başla mücadele eden bir liderdi. Karanlık bir dünyanın ortasında, hakikatin aydınlığını yaymaya çalışan bir davetçiydi. O, sadece kendi halkının değil, tüm insanlığın özgürlük ve adalet arayışının simgesi oldu. Malcolm X, Amerika’nın zulüm dolu ırkçılığına ve ayrımcılığına karşı dimdik durarak sesini yükseltti. O, köleliğin zincirlerini kırmayı, haksızlığa karşı direnip mazlumların hakkını savunmayı bir görev bildi. Onun mücadelesi sadece siyahi halkın özgürlüğü için değil, insanlığın onuru için verilen evrensel bir mücadeleydi. Bu yolda karşılaştığı engellere rağmen, hakikat uğruna yürüdü ve son nefesine kadar İslam'ın adalet ve eşitlik mesajını haykırdı. Malcolm X, İslam'ı keşfettiğinde, gerçek özgürlüğün ve kardeşliğin kaynağının sadece Allah'a teslimiyet olduğunu anladı. Onun dönüşümü, sadece siyasal bir dev...

Anı Yaşamak Üzerine: "Dün, alınmış bir derstir; yarın ise Allah’ın ilminde gizlidir."

 Ey insanlar! Dünya bir serüvendir, bu serüvenin her anı bize verilen kıymetli bir nimettir. Dün geçti, yarın ise meçhuldür. Ne dünün pişmanlıklarıyla ne de yarının endişeleriyle vakit kaybedin. Her şey, bugünde saklıdır. Elimizde olan tek zaman dilimi, içinde bulunduğumuz andır. Unutmayın ki, Allah insana anı yaşaması ve o anı en güzel şekilde değerlendirmesi için ömür vermiştir. Geçmişin ağırlığı ve geleceğin bilinmezliği, insanı endişeye ve korkuya sürükleyebilir. Ancak Allah, bizi bu yükleri taşımak için yaratmadı. Bizden istediği, anı doğru ve verimli şekilde kullanmak, O’nun rızasını gözeterek bugün harekete geçmektir. Anı Değerlendirmek Her nefes, bizlere sunulmuş bir fırsattır. Her sabah yeni bir başlangıç, yeni bir kapı açılır. Allah, bizlere her gün iyilik yapmak, adaleti yaymak, insanlara fayda sağlamak ve ibadet etmek için yeni fırsatlar verir. Bu yüzden bugünün kıymetini bilin ve elinizdeki zamanı boşa harcamayın. Şu an ne yapıyorsanız, onu en güzel şekilde yapın. Gele...

İsrailoğulları ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar

 Ey insanlar! Tarih boyunca nice kavimler ve milletler, Allah’ın emirlerine karşı gelmiş, adaletten sapmış ve zulümle insanlığı esir almışlardır. İsrailoğulları da bu yoldan sapmış, Allah’ın kendilerine gösterdiği doğrulardan uzaklaşarak insanlığa karşı büyük suçlar işlemiştir. Haksızlık, zulüm, adaletsizlik ve kötülük onların yönetiminde yaygın hale gelmiş, masumlar ezilmiş, mazlumların sesi kısılmıştır. Ey İsrailoğulları! Allah’ın size verdiği fırsatları hoyratça harcadınız, gönderilen peygamberleri inkâr ettiniz, ilahi mesajları görmezden geldiniz. Şimdi adaletin hükmü zamanı geldi! Allah, zulmedenlere asla müsamaha göstermez. Tarih boyunca yeryüzünde bozgunculuk çıkaranların sonu hep hüsran olmuştur. Şimdi de sizin sonunuz yaklaşmıştır. İşlediğiniz suçların hesabı, Allah’ın adalet terazisinde sorulacak ve cezalandırılacaksınız. Adalet ve İlahi Hüküm Ey insanlık! İsrailoğulları, Allah’ın koyduğu sınırları aştılar, hak ve adalet yolundan saptılar. Ancak Allah, zulmedenlere karşı ...

Eğitim ve İnsanlık Üzerine

 Ey insanlık! Bir toplama kampından sağ kurtulanın yürek burkan sözleri bize bir gerçeği hatırlatıyor: İnsanı eğitmek sadece aklına bilgi doldurmakla olmaz. Asıl mesele, o bilgiyle ne yapılacağını bilmektir. İyi eğitilmiş mühendisler gaz odaları inşa etti, doktorlar masum çocukları zehirledi, eğitimli insanlar vicdanlarını susturarak insanları yaktı. Bu, eğitimin doğru amaçlarla yapılmadığında insanı nasıl bir canavara dönüştürebileceğinin en acı örneğidir. Eğitim, ruhu beslemeyen, vicdanı aydınlatmayan bir bilgi yığını olmamalıdır. Bilgi, insanı daha çok insan yapmalıdır; adalete, merhamete ve sevgiye yönlendirmelidir. Bilgi, sadece teknolojik ilerleme veya ekonomik kazanç için kullanılmamalı, bilakis insanlığın yararına, adil bir dünya kurmak için kullanılmalıdır. İnsan Olmanın Önemi Ey öğretmenler ve eğitimciler! Sizden isteğim şudur: Öğrencilerinizi insan olarak yetiştirin. Onları vicdanlı, merhametli, adaleti gözeten bireyler yapmaya çalışın. Onlara sadece okumayı, yazmayı, ma...

Şeytan İmparatorluğu Amerika

 Ey insanlar! Dünyanın dört bir yanına fitne, fesat ve adaletsizlik saçan bir yapı var. Bu yapı, yeryüzünde zulmün, sömürünün ve haksızlıkların kaynağı haline gelmiştir. Bu yapı, şeytani düzenin temsilcisi olan Amerika'dır. Amerika, bugün küresel güç oyunlarıyla masum toplumları ezmekte, haklarını gasp etmekte ve yeryüzünde haksızlığı hüküm sürdürmektedir. İslam topraklarına saldıran, müminlerin huzurunu bozan, servet ve refahı sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullanan bu şeytani yapı, Allah'ın huzurunda mutlaka cezalandırılacaktır. Amerika’nın Şeytani Düzeni Amerika, dünya halklarını kontrol etmek, onları köleleştirmek için şeytanın ilhamıyla hareket eden bir sistem kurmuştur. Ekonomik zulüm, faiz sistemleri ve savaş politikalarıyla insanları ezmektedir. Bu yapı, toplumları maddi ve manevi anlamda sömürmekte, onların haklarını elinden alarak büyük bir zulme sebep olmaktadır. Bu şeytani düzen, İslam'ın adalet dolu mesajına tamamen zıttır ve yeryüzünde barışın, huzurun e...

Yenidoğan Çetesi İçin İdam Cezası Çağrısı

 Ey adalet arayanlar! Bebeklerin hayatına kasteden, masum ve savunmasız canlara kıyan bu zalimlerin işlediği suç, yalnızca dünyada değil, ahirette de en büyük cezalara layık bir zulümdür. "Yenidoğan Çetesi" adı altında organize olan bu caniler, insanlığın en kutsal emaneti olan çocukların canını alarak, büyük bir fitne ve zulüm yaratmışlardır. Bu tür kötülüklerin cezası en ağır şekilde verilmelidir. Allah’ın huzurunda bu zalimlerin hak ettikleri ceza, idamdır. Adaletin Tecelli Etmesi İçin İdam Şarttır Bu dünya üzerinde masum bir cana kıyanlara karşı verilecek en adil ceza, hayatlarına son vermektir. Bu caniler, Allah’ın emri olan "Bir cana kıyan, tüm insanlığa kıymış gibidir" hükmüne karşı gelmişlerdir. İslam adaletine göre, böyle büyük bir günahı işleyenler, yaşama haklarını kaybederler. Aadaletin tam anlamıyla tecelli etmesi ve bu zalimlerin bir daha hiçbir cana kıyamaması için idam cezasının uygulanmasını talep ediyorum. Zulüm ve Şiddetin Sonu Zulüm, ancak adalet...

Sistem Değişimi: Maaşların Kaldırılması ve Halkın Hizmetkârları

 Ey Müslümanlar! Bugünkü sistemde herkes bir geçim derdine düşmüş, her birey bir para kazanma yarışına girmiştir. Ancak bu, insan fıtratına ve adalete uygun değildir. Özellikle halka hizmet eden öğretmenler, doktorlar, imamlar ve milletvekilleri gibi meslek gruplarının maaş alarak çalışmaları uygun değildir. Onlar, halk için, toplumun iyiliği için hizmet edenlerdir. Maaş almaları bu kutsal hizmetin ruhuna aykırıdır. Bu meslek grupları, halkın güvenliğini, sağlığını, eğitimini ve inancını koruyan kişilerdir. Onlar, toplumun omurgasını oluşturan kişilerdir ve sadece maddi kazanç peşinde koşanlar olmamalıdırlar. Maaşlı çalışmak yerine, bu insanların tüm ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalıdır. Evleri, arabaları, gıda ihtiyaçları devlet tarafından sağlanmalı, böylece onlar kendilerini yalnızca hizmete adamalıdır. Devletin Görevi: Halkına Hizmet Edenleri Korumak Öğretmenler, çocuklarımızı eğitiyor; doktorlar, sağlığımızı koruyor; imamlar, ruhlarımızı besliyor; milletvekilleri...

Filistin Kahramanlarına Destek ve Kişisel Bir Tepki

 Facebook’ta Filistin kahramanlarını paylaştığım için hesabımın kilitlenmesi, beni oldukça üzdü ve düşündürdü. Bu olay, sosyal medya platformlarının içerik kontrolü ve ifade özgürlüğü konusundaki tutumlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu durum, beni derin bir iç hesaplaşmaya yönlendirdi. Artık, Yahudi mallarını ve hizmetlerini kullanmamayı en aza indirme kararı aldım. Bu kararım, bir protesto ifadesi ve aynı zamanda inançlarıma sahip çıkma çabasıdır. İfade özgürlüğü ve adalet arayışının önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Yaşadıklarım, toplumsal meselelerde sesimizi duyurmanın ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. Her bireyin, düşüncelerini ve duygularını paylaşma hakkı vardır; ben de bu hakkımı kullanarak, kendi duruşumu ortaya koymak istiyorum. Bu süreçte, benzer düşünenlerle dayanışma içinde olmanın önemini anlıyorum.

ŞEHİD YAHYA SİNVAR’IN VASİYETİ

Resim
Şehit Yahya Sinvarın Vasiyetini Han Yunus Zekat Komisyonu Başkanı Dr. Cemil Ebu Bilal Duyurdu: Gazze Aslanı Şehid Yahya es-Sinvar’ın Vasiyeti Ben, gurbeti geçici bir vatana, hayali ise sonsuz bir mücadeleye dönüştüren mülteci çocuğu Yahya. Bu satırları yazarken, hayatımda geçen her anı hatırlıyorum: çocukluğumun dar sokaklarını, uzun hapis yıllarını ve bu topraklarda dökülen her damla kanı düşünüyor; hatırlıyorum. 1962 yılında, Filistin’in yırtık bir hafıza ve siyasetçilerin masalarında unutulmuş haritalardan ibaret olduğu bir dönemde, Han Yunus Mülteci Kampı’nda doğdum. Hayatını ateş ve küller arasında örmüş bir adamım ve işgal altında yaşamanın sadece sürekli bir hapishane anlamına geldiğini erken yaşta fark ettim. Çocukluğumdan beri biliyordum ki, bu topraklarda hayat sıradan değildir. Burada doğan, kalbinde kırılmaz bir silah taşımalı ve özgürlüğe giden yolun uzun olduğunu anlamalı, bilmelidir. Vasiyetim buradan başlıyor, işgale karşı ilk taşı atan o çocuktan öğrendim ki o taşlar, ...

Yahudileri ve Hristiyanları Dost Edinmeyin, Bu Kesindir

  Ey Müslümanlar! Rabbimiz, Kitabında açıkça buyurmuştur: "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır." (Maide Suresi, 51. ayet) Bu hüküm, Allah’ın kesin emridir ve bu konuda müminlerin herhangi bir şüpheye düşmemesi gerekir. Biz Müslümanlar, yeryüzündeki her toplumla adalet ve hakkaniyet içinde yaşamalıyız, fakat onların inanç sistemlerini kabul ederek dostluklar kurmak, bizim imanımızı zedeleyecektir. İslam, müminlerin kalplerinin saf ve samimi kalmasını emreder. Allah’ın belirlediği bu sınırları gözetmek, imanımızın gereğidir. Gerçek Dostluk, Allah ve Müminler Arasındadır Ey iman edenler! Gerçek dostluk ve kardeşlik, ancak Allah’a teslim olanlar arasında olmalıdır. Müminler, Allah’a ve Peygamberine sadık olanlardır. Dünyada ve ahirette ancak müminlerle kurulan kardeşlik bağı, kalplerimizi kuvvetlendirecektir. Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmek, imanınızı tehlikeye ata...

Dünyamızı Daha İyi Bir Yer Yapmak İçin Harekete Geçelim

 Ey insanlar! Bugün, hep birlikte dünyamızı daha iyi bir yer yapmak için harekete geçme vaktidir. Yüce Allah’ın bize emanet ettiği bu dünyayı korumak, daha adil, daha huzurlu ve daha merhamet dolu bir yer haline getirmek hepimizin sorumluluğudur. Bu yolda atacağımız her adım, insanlığın kurtuluşuna ve Allah’ın rızasına ulaşmamıza vesile olacaktır. Peki, bu hedefe ulaşmak için hangi adımları atmalıyız? Gelin, hep birlikte bu adımları takip edelim. 1. Adaletle Hükmetmek Dünyamızı daha iyi bir yer yapmak için ilk adım, adaletin tesisi olmalıdır. Yeryüzünde zulüm, haksızlık ve adaletsizlik sona ermelidir. Her birey, hak ettiği gibi muamele görmeli, zengin fakirden, güçlü zayıftan üstün sayılmamalıdır. Yöneticiler adil olmalı, mahkemeler hakkaniyetle karar vermelidir. Bu düzenin inşasında her birimizin üzerine düşen görev, doğru olanı savunmak ve adaletin yanından ayrılmamaktır. 2. Merhamet ve Şefkatle Yaklaşmak Merhamet, bir toplumun en büyük gücüdür. Birbirimize merhamet ve şefkatle y...

Tuvalete Sol Ayakla Girilir, Sağ Ayakla Çıkılır - Bu Sünnettir

  Ey iman edenler! Hayatın her anı, her hareketi bizler için bir imtihan ve ibadet vesilesidir. İslam, insanın en basit ve gündelik işlerine dahi rehberlik eden bir dindir. Allah Resûlü (s.a.v.), ümmetine her konuda örnek olmuş, yaşamının her alanında sünnetler bırakarak bizlere yol göstermiştir. Bu sünnetlerden biri de tuvalete girerken ve çıkarken dikkat etmemiz gereken bir davranıştır. Resûlullah (s.a.v.), tuvalete sol ayakla girilmesini ve sağ ayakla çıkılmasını tavsiye etmiştir. Bu sünnet, hem fiziki hem de manevi temizlik açısından önem arz eder. Sol ayakla tuvalete girmek, insanın necis (pis) olabilecek bir mekana saygıyla yaklaşmasını ve bu mekana girerken temizliğe dikkat etmesini simgeler. Tuvaletten sağ ayakla çıkmak ise, temizlenmiş ve manevi açıdan yenilenmiş bir şekilde tekrar saf ve temiz alanlara dönmeyi temsil eder. Unutulmamalıdır ki, İslam, hayatın her alanında dengeyi ve tertibi öngörür. Tuvalet gibi bir yerde bile temizliğin, edebin ve Allah’a olan saygının kor...

Zamanın Firavunu: Binyamin Netanyahu

Güç, elinde bir taç gibi parıldıyor, Ama onun altında gizli bir karanlık var. Büyük projelerin ardında yankılanan sesler, İnşa edilen duvarlar, özgürlük için engeller. Otorite, bir firavunun heykeli gibi, İstediği gibi şekillendiriyor, Bazen halkı için, bazen kendi çıkarı için, Gerçekler ve hayaller, çatışan bir dünya. Sözleri, inşa ettiği bir pyramidin gölgesinde, Kimi zaman umut, kimi zaman korku doğuruyor. Tarih, kayıtlara geçerken, Sadece bir lider değil, bir simge haline geliyor. Ama unutma ki, firavunlar da düşer, Tarih, her zaman güçlü olanı değil, Gerçek ve adaleti savunanı yazar. Zaman, her şeyi ortaya koyar.

Adil Yargı ve Gerçek Adaletin Tesisi

  Ey insanlar! Bir toplumun huzuru ve düzeni, o toplumun adaletine bağlıdır. Adaletin olmadığı bir yerde, ne güven olur ne de barış. Yüce Allah, adaleti emreder ve zulmü yasaklar. Ancak günümüzde, mahkemelerin ve yargının tarafsızlığını yitirdiğini, adaletin zedelendiğini görmekteyiz. Oysa yargı, en güvenilir kurum olmalı ve insanlar, haklarını ararken yargıya başvurduklarında adil bir sonuç alacaklarından emin olmalıdırlar. Yüce Allah, bizlere haksızlık yapmamayı, adaletle hükmetmeyi öğütlemiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir toplumda adaletin güçlü olmadığı zaman o toplumun çökeceğini haber vermiştir. Tarih boyunca, adaletin sarsıldığı her toplum, içten içe yıkıma uğramış, huzursuzluk ve kaos ortamı oluşmuştur. O halde bizler, adaleti her işimizin başına koymalı, haksızlığı önleyecek bir düzen kurmalıyız. Yargının adil hale gelmesi için önce, yargıçların ve hâkimlerin vicdanlarının temiz olması gerekir. Onlar, Allah’ın huzurunda hesap vereceklerini unutmamalıdırlar. Hiçbir b...

Hz. Ebu Bekir'in "Es-Sıddık" Lakabı ve Sadakatinin Derinliği

  Ey iman edenler! Sadakat, bir müminin kalbindeki en değerli hasletlerden biridir. Tarih boyunca Allah'a ve O'nun Resulü'ne (s.a.v.) en büyük sadakatle bağlı olan kişilerden biri, hiç şüphesiz ki Hz. Ebu Bekir olmuştur. Onun sadakati ve güveni, İslam'ın yayılmasında mühim bir yer tutmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), İslam'ın mesajını insanlara ulaştırmaya başladığında, birçok insan tereddüt yaşadı, hatta kimi inkâra gitti. Fakat Hz. Ebu Bekir, Muhammed Mustafa'yı çok iyi tanıyordu. Onun dürüstlüğüne, sadakatine ve güvenilirliğine derin bir imanla bağlıydı. O müşrikler, Peygamberimiz'in Mirac olayını duyduklarında alaya aldılar, inanmadılar. Bu hadise üzerine Hz. Ebu Bekir'e koştular, 'Biliyor musun Muhammed bunu söylüyor!' dediklerinde, Hz. Ebu Bekir'in cevabı netti: "O dediyse doğrudur." Bu kısa cümle, Hz. Ebu Bekir’in Peygamberimize olan mutlak güvenini ve sadakatini ortaya koyuyordu. Bu sadık dostun, derin bir imanla söyledi...

Ey İman Edenler! Fasık Bir Kimse Size Bir Haber Getirirse Araştırın

  Ey iman eden kardeşlerim! Allah-u Teâlâ bizlere, hayatımız boyunca doğru ve adaletle hükmetmeyi, her işimizde hakkaniyeti gözetmeyi emretmiştir. Bugün, içinde bulunduğumuz dünya, yalan haberlerin ve yanlış bilgilendirmelerin çokça yaygınlaştığı bir dönemdir. Oysa Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz bizleri bu konuda uyarmış ve şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, onun aslını araştırın. Yoksa bir topluluğa, bilmeden kötülükte bulunur, onları incitirsiniz de, sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız." (Hucurat, 6) Allah-u Teâlâ'nın bu uyarısı, bize her gelen haberi sorgulamadan, doğruluğunu teyit etmeden kabul etmememiz gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü yanlış bilgi, bir toplumu incitip, haksızlığa sebep olabilir ve bizler de sonrasında büyük bir pişmanlık içerisinde kalabiliriz. İman eden bir mümin, her zaman doğruyu araştırmak ve her konuda adaletle hareket etmek zorundadır. Bugün sosyal medya, haber kanalları ve çevremizde birçok m...

Müslüman Bir Genç En Geç Kaç Yaşında Evlenmeli?

  Ey Müslüman gençler! Allah’ın huzuruna tertemiz bir kalple çıkmak ve O’nun emirlerine uygun bir hayat sürmek için, evlilik önemli bir adımdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuştur: "Nikâh benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir." İslam’da evlilik, sadece nefsi isteklerin tatmini için değil, aynı zamanda Allah’a olan kulluk görevini daha iyi yerine getirmek ve dünya hayatını daha huzurlu kılmak için bir araçtır. Peki, bir Müslüman genç en geç kaç yaşında evlenmelidir? Bu sorunun cevabı kişisel duruma ve şartlara göre değişiklik gösterse de, genel kaide, kişinin evlilik sorumluluğunu alabilecek olgunluğa eriştiği andan itibaren bu kutsal bağı kurmaya hazır olmasıdır. Evlilik, gençlerin hem nefsini koruması hem de topluma katkı sağlaması için önemli bir adımdır. Zira evlilik, kişinin nefsine hâkim olmasının en güçlü yollarından biridir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), gençlere hitaben şöyle buyurmuştur: "Ey gençler! İçinizden evlenmeye gü...