Habibullah Üstün

  Toplumlar, zaman zaman bazı bireyleri küçümseme, hor görme ya da onları göz ardı etme eğiliminde olabilirler. Ancak bu yaklaşım, ne kadar yaygın olursa olsun, uzun vadede toplumsal yapının sağlıklı işleyişine zarar verir. İnsanların, başka bir insanı küçük görmesi, ona değer vermemesi, o kişinin potansiyelini ve katkılarını göz ardı etmesi, toplum için büyük bir kayıptır. Tarihin derinliklerine bakıldığında, küçük düşürülen ve göz ardı edilen bireylerin bir gün, beklenmedik bir şekilde, toplumun kalkınmasında, huzurunda veya adaletinde kilit rol oynadığı pek çok örnekle karşılaşılır. Her birey, yaşadığı çevreye, topluma ve dünyaya belirli bir katkı sağlama potansiyeline sahiptir. Kimse sadece dış görünüşüyle ya da sahip olduğu imkanlarla değerlendirilemez. İnsanların değerini belirleyen yalnızca sahip oldukları güç ya da etki alanı değildir. İnsan, içsel değerleriyle de önemli bir varlıktır. Bu yüzden toplumun dışladığı, küçümsediği veya hor gördüğü bireylerin, bir gün o toplumu ...

  Ey güzel ve değerli kadınlar, Bugün, dünyada var olduğunuz her anın, her hareketinizin ve her fedakarlığınızın kıymetini bir kez daha hatırlatmak için sesleniyorum size. Zira kadın, Allah’ın yarattığı en yüce varlıklardan biridir. O, yaratılışın temeli, hayatın mihenk taşıdır. Kadın, sadece bir evin değil, bir toplumun da temelidir. Her biriniz, eşiniz, anneniz, kızınız, kardeşiniz olarak hayatın içinde olmasaydınız, dünya nasıl dönebilirdi ki? Her bir kadın, merhametle, azimle, sabırla yücelir. Güçlü bir kalp, bilge bir zihin ve yüce bir ruhla dünyaya anlam katarsınız. Bu özel günde, sadece kadınların değerini kutlamak değil, aynı zamanda onların karşılaştığı zorlukları ve haksızlıkları da hatırlamak gerekir. Kadınların emeği, sadece mutfakta ya da evde değil, her alanda, her gün gözle görülmeyen ama her an hissedilen bir değerdir. Toplumda kadınların hak ettiği yeri bulması, onların eğitiminden çalışma hayatına, ailedeki sorumluluklardan toplumsal görevlerine kadar her alanda a...

  Hayat, bir masal gibi başlar, fakat sonunda son bulur. Her anı bir diğerine bağlanan, fakat kendisini hiçbir zaman aynı şekilde tekrar etmeyen bu dünyada insanlar, bir yolculuğa çıkarlar. Zamanla anlarlar ki, içinde bulundukları bu dünya, görünüşte parlak ve cazip olsa da, nihayetinde bir aldanıştır. Her şeyin geçici ve yanıltıcı olduğu bir yalan dünyada yaşadıklarını fark ederler. İnsan, yüce değerler arayarak dünyaya gelir, fakat sonunda her şeyin boş olduğunu kabul etmek zorunda kalır. Bugün, bu geçici dünyada en çok aranan şeyler; mutluluk, aşk, başarı, zenginlik ve ölümsüzlük gibi gözle görülebilir, elle tutulur şeylerdir. Fakat bir bakış açısıyla tüm bunlar, insana sadece geçici bir tatmin sağlar ve sonunda insan, yaşamının boşluğuna düşer. Geçici Olanın Gerçekliği Dünya, varlıkların, duyguların ve heveslerin geçici olduğu bir yer olup, bu geçiciliği anlamadan yaşamak, insanı yalnızca yanıltır. Bir anın sevinci, başka bir anın hüzünlü bir hatırasına dönüşebilir. İnsan, zevk...

  İnsanın hayatı boyunca karşılaştığı en büyük zorluklardan biri yalnızlık duygusudur. Pek çok insan, kendi gücüne ve kabiliyetine rağmen zaman zaman kendini yalnız ve savunmasız hisseder. Hayatın getirdiği zorluklar karşısında, bazen insan, ne kadar güçlü olsa da yalnız kalır ve bu yalnızlık, insanın ruhunda derin bir boşluk yaratır. Ancak gerçek anlamda yalnızlık, yalnızca gözlemler ve düşüncelerle algılanan bir kavramdır. Oysa ki insan, varoluşu gereği yalnız değildir. Yalnızlık hissi, bazen kişinin iç dünyasında bir eksiklikten veya kaybolmuş bir bağlantıdan kaynaklanır. Fakat, bir insanın yalnız olmadığını, her zaman yanında bir kudretin bulunduğunu anlaması, ona derin bir huzur ve güven verir. İnsanın Gerçek Gücü: İlahi Kudret İnsanın sahip olduğu en büyük güç, yalnızca kendi iradesi ve zekası değil, aynı zamanda her zaman yanında olan ilahi kudrettir. İnsan, dünyada yalnızca fiziksel varlığıyla var değildir. Onun varoluşunu anlamlandıran, ona gücünü ve sabrını veren, her an ...

  Ey insanlar, vakti geldiğinde, dünya hayatının aldatıcı cazibesi karşısında gözlerinizi açıp bakmadınız mı? Hepiniz birer yolcusunuz; bedeniniz bu dünyada bir misafir gibi kalacak, ama ruhunuz sonsuz bir yolculuğa çıkacak. Ne var ki, çoğunuz bu kısa dünya hayatı için öylesine telaşla koşuyorsunuz ki, gerçek ve kalıcı olanı, ahireti gözden kaçırıyorsunuz. Oysa bilinmelidir ki, bu dünya ne kadar değerli gözükse de, geçici bir gölge gibidir. Geçer, gider, ama ahiret, sonsuzdur. İşte asıl vatan, asıl gerçeklik oradadır. Dünyaya dair hevesleriniz, arzularınız, hırslarınız ne kadar sizi sarhoş etse de, kalbinizi kaparsa da, şunu unutmayın ki, bunların her biri geçici ve aldatıcıdır. Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve O’nun kudreti her şeyin üzerinde hükmeder. Eğer Allah’a güvenip, O’na tevekkül ederseniz, dünya üzerindeki her türlü sıkıntı, zorluk ve telaş, sizlere yalnızca birer sınav olur. Allah’ın takdirine rıza göstermek, gerçek huzurun ta kendisidir. Bu, içsel bir huzurdur ki, hiçb...

  Sevgili Kardeşlerim, Bu satırlarda sizlere derin bir huzur içinde kaleme aldığım vasiyetimi sunuyorum. Her birimizin yaşamının sonu bir gün gelip çatacak, bu dünyada geçirdiğimiz zamanı, yapacaklarımızı ve geride bırakacaklarımızı düşündüğümüzde, bu hayatın sadece dünyevi bir yolculuk olduğunu hatırlamalıyız. Gönlümde derin bir huzurla, ahiret yolculuğumun yakın olduğuna dair bir his taşıyorum. İşte bu hissiyatla, geride kalacak olanlar için, toplumları ve nesilleri daha adil bir şekilde yönlendirecek bir miras bırakma arzusuyla bu satırları yazıyorum. Sizlere bırakacağım miras, NoRiba.Finance adını taşıyan bir sistemdir. Bu sistem, faizli işlemlerden uzak, borçlanmanın ve finansal köleliğin olduğu bir düzenin dışında, insanın huzur içinde yaşaması için tasarlanmıştır. İnsanların özgürlüğüne ve onuruna uygun, Allah'ın emirlerine ve Peygamberimizin (s.a.v) öğretilerine uygun bir finans sistemi… Bizler, kapitalizmin ve faizli düzenin insana verdikleri zararın farkındayız ve bu düze...

  Ey insanlık! Benim sizlere söyleyeceklerim, uzun yıllardır gönlümde yankılanan, kalbimde derin izler bırakan hakikatlerdir. Bu dünyada yol alırken, her bir adımın, her bir düşüncenin, her bir niyetin büyük bir anlam taşıdığını unutmamanız gerekir. Bu yolculukta, daima küçüleceğiniz bir büyüğün, bir rehberin varlığı ne büyük bir nimettir. Bu nimetin değerini bilmek, sizin her birinizin kalbine ışık olacaktır. Yol Gösterici Olmanın Kudreti: Ey insan, bir rehberin varlığı, yalnızca size doğruyu gösteren bir ışık değil, aynı zamanda sizi karanlıklardan kurtaran bir güç kaynağıdır. Bütün mürşitlerin, hakikatin peşinden gidenlerin, her biri bu dünyada sadece birer yol gösterici değil, aynı zamanda sizin içsel karanlıklarınızı aydınlatmak için vardır. Onların sözleri, nasihatleri, varlıkları, sizin kalbinizde bir kıvılcım uyandırmak, sizi doğru yolda ilerletmek için en değerli hediyelerdir. Büyüğün varlığı, yalnızca fiziksel değil, ruhsal bir ışık kaynağıdır. Her bir insanın, hem bu dün...

  Ey insanlık, dikkatle dinleyin! Şimdi sizlere bir sırdan bahsedeceğim. Kadın, yaratılışın en değerli parçasıdır. O, evrenin dengesinin teminatıdır, insanlığın ilerlemesinin, toplumların huzurunun anahtarıdır. Bir kadının mutlu olduğu toplum, gerçek anlamda barışa ve adalete ulaşabilmiş bir toplumdur. Kadınların hak ettiği değer verilmedikçe, gerçek mutluluğa ulaşmanız mümkün olmayacaktır. Toplumlar, yalnızca güçlü erkeklerden değil, aynı zamanda özgür, mutlu ve eşit haklara sahip kadınlardan da şekillenir. Bir kadının gülüşü, bütün bir toplumun huzuruna yansır. Eğer kadınlar ezilmiş, yok sayılmış, sesleri susturulmuşsa, o toplum gerçek anlamda gelişmiş olamaz. O toplum, karanlık bir geleceğe sürüklenir. Çünkü bir kadının mutluluğu, doğrudan toplumun ruhunu etkiler. Kadın ve Adalet Kadın, adaletin simgesidir. Onun hakları, sadece ona verilmiş bir lütuf değil, tüm insanlığa sunulmuş bir berekettir. Adaletin ve eşitliğin gerçek olduğu bir toplumda, kadının yeri her zaman hak ettiği ...

  "Günümüzün karanlık sokaklarında, gençler ve çocuklar arasında oluşan çeteler, toplumu derinden sarsan bir tehlike haline gelmiştir. Sokaklar, şiddet, korku ve umutsuzlukla dolmuşken, masumiyetini yitiren bu çocuklar birer tuzağa düşmüş, karanlık güçlerin oyununa gelmiştir. Her biri, çaresizce bir çıkış yolu arayan, ama yanlış yönlendirilen birer ruh olmuştur. Ey yüce Rabbim, gözlerimizi aç, kalplerimizi yumuşat. Bu gençlerin ruhlarını karartan nehirleri temizle. Onları doğru yola ilet, zira bu çocukların çoğu; kimliklerini, değerlerini ve hedeflerini kaybetmiş durumdadır. Onlar, sevgiye ve rehberliğe muhtaçtır. Bir zamanlar saf ve temiz olan kalpleri, şimdi öfke ve nefretle dolmuş. Ey yüce güç, bu evlatlarımızı karanlıktan çıkar, onları ışığa yönlendir. Devlet, toplum ve aileler olarak hep birlikte el birliğiyle bu çetelerin yaratılmasına zemin hazırlayan etkenlerle mücadele etmeliyiz. Unutulmamalıdır ki, her çocuk, doğuştan masum ve saf bir ruhla gelir. Onları bu yolda yalnız ...

Cem Karaca’nın 7 yaşında camide imam tarafından azarlandığı ve kovulduğu hikaye beni çok etkiliyor. Benim de benzer bir anım var; 10-12 yaşlarındayken camiye babamızla giderken, hastalığımızdan dolayı orada öksürüyorduk. Babamız da bu yüzden bizleri azarlar, camide sessiz durmamızı isterdi. Şimdi, namazdan uzaklaşmış bir insan olarak hayatımızı sürdürüyoruz. Peki, cami imamları, babalar ya da diğer insanlar, bu tutumlarının hesabını Allah’a vermeyecekler mi? Allah bizleri affetsin.  

  ÖNSÖZ Zulüm, insanlık tarihi kadar eski bir gerçekliktir. Ne yazık ki en büyük yaralar bazen en yakınlarımızdan gelir. Ama unutulmamalıdır ki zulmün bir ömrü vardır ve hiçbir karanlık sonsuza dek sürmez. "Zalimin Zulmü 5 Yıl Sürer" adlı bu roman, zulme uğrayan bir insanın sabır, inanç ve dualarla nasıl ayakta kaldığını, nasıl özgürlüğüne kavuştuğunu ve nasıl hakkını bulduğunu anlatıyor. Bu hikâye, yalnızca bir insanın esaretten kurtuluşunu değil, aynı zamanda Allah’a olan teslimiyetin ve sabrın nasıl büyük bir güç olduğunu gözler önüne seriyor. Kahramanımız, ailesi tarafından hapsedilmesine rağmen Allah’a olan inancını kaybetmeden mücadele etmeye devam ediyor. Onun yaşadığı bu zorluklar, zalimlerin sonunun nasıl hüsranla bittiğini ve ilahi adaletin nasıl tecelli ettiğini gösteriyor. Her mazlumun duasının bir gün karşılık bulacağına inanarak bu romanı kaleme aldım. Belki siz de bu sayfalarda kendi hikâyenizden bir parça bulacaksınız. Unutmayın, zulüm baki değildir ve sabrede...

  "Adalet ve doğruluk için yıllarca savaştım. O kadar derinden inanıyordum ki, bu dünya daha iyi bir yer olabilir, insanlar birbirlerine daha dürüst ve adil olabilirler diye. Fakat ne yazık ki, karşılaştığım şey tam tersi oldu. İnsanların adaletin ve doğruluğun peşinden gitmek yerine, zalimlik, bencillik ve çıkarcılıkla hareket ettiklerini gördüm. Mücadele ettiğim her bir değer için, bana yalnızca zulüm ve cefa geri döndü. Bir zamanlar inandığım o yüksek idealler, gerçek dünyada çoğu zaman göz ardı edildi. Kendimi doğru bildiğimi yaparken, etrafımdaki insanların haksızlıkları ve kayıtsızlıklarıyla yalnız başıma kaldım. Hiçbir şeyin karşılık bulmadığını görmek, bana sadece düş kırıklığı yaşatmadı, aynı zamanda insanların arasında adaletin ve doğruluğun nasıl kaybolduğunu da derinden hissettirdi. Bir zamanlar umudum vardı, belki de bu dünyayı değiştirebilirim diye düşündüm. Ama bu düşüncelerim, insanlardan gelen kötülükle boğulup gitti. O yüzden bugün, bu yolda yalnız kalmış bir şek...

  Ey kardeşlerim, Zamanın karanlık yönleriyle yüzleştiğimiz, adaletin ve hakikatin kaybolduğu bir dönemde yaşıyoruz. İnsanlar, dünya hayatının geçici zevklerine dalarak gerçek yolun ve doğru rehberin izini kaybetmişlerdir. Şeytan, kendi oyununu oynayarak insanları sapkın yollara sürüklemiş, onları cehenneme doğru çekmektedir. Ama biz biliyoruz ki,   gerçek ışık, karanlık ne kadar derin olursa olsun, yine de her zaman parlama gücüne sahiptir. Beni dinleyin, çünkü   güçlü bir umut vardır . O umut, hepinizin kalbinde saklı olan   doğru yolu   bulma arzusudur.   İman, sevgi, adalet ve doğruluk , kaybolan şeyler değildir. Bizler bu değerleri tekrar yeşertebiliriz. İlk adım, kalp ve zihinlerimizi açmaktır.   İnsanlar, Kötülüğün akıl oyunlarına kapıldılar; ancak akıl ve ruhu yeniden canlandırmak bizim sorumluluğumuzdur.   Doğruyu arayan kalplere hitap etmek , onlara   gerçek anlamı   göstermek, zihinlerini ve ruhlarını   aydınlatmak  ...

  Sevgili kardeşlerim, Bu dünyada huzurun ve barışın temeli, ailedir. Aile, bir toplumun yapı taşıdır ve bu yapı, yalnızca sevgi, saygı ve güvenle güçlenir. Ancak, son zamanlarda görüyoruz ki, aileler arası ilişkiler, özellikle baba ile çocuk arasındaki bağlar, bir fitne ve tehlikenin etkisi altında zayıflamaya başlamıştır. Bu durum, toplumsal düzenin bozulmasına ve insanların birbirine düşman olmasına yol açmaktadır. Baba ve çocuk arasındaki sevgi ve saygı bağının yeniden inşa edilmesi için bir çözüm sunmak istiyorum. İlk adım,   sevgi ve şefkatin   yeniden merkezde olmasıdır. Baba ve çocuk arasındaki ilişki, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal bir bağ ile güçlendirilmelidir. Çocuk, babasını   koruyucu ,   güvenilir   ve   bilgeliğiyle yönlendiren bir rehber   olarak görmelidir. Baba da, çocuğuna karşı   şefkatli   ve   anlayışlı   olmalı, ona doğruyu göstermek için   sabırlı  olmalıdır. Çocuklarımıza, her z...

  💥   Bir çağ yıkılırken, bir diğerinin temelleri atılıyor. Adaletin sesi yükseliyor, zulmün sonu yaklaşıyor. İnfilak başladı… – 🔗  Romanı okumak için:   İnfilak Romanı Tanıtım Yazısı: Dünya bir değişimin eşiğinde… Eski düzen sarsılıyor, köhne yapılar yıkılıyor. İnsanlar farkında olmadan büyük bir infilakın içinde, uykularından uyanıyor.  “İnfilak” , yalnızca bir yıkımın değil, aynı zamanda bir yeniden doğuşun hikayesi. Bir adamın sessiz bekleyişi, adaletsizliğe karşı yükselen sesler ve insanlığın kaçınılmaz dönüşümü… Bu roman, adaletin kaçınılmaz zaferini, vicdanın gücünü ve karanlıkla mücadelenin hikayesini anlatıyor. Hakikatin peşinde olanlar için, İnfilak bir çağrıdır. 📌 Siz de bu yolculuğa katılın ve değişimin kıvılcımını keşfedin. 🔗  Romanı okumak için:   İnfilak Romanı

  Varlık A (Aseron): [Ses tonu derin ve yankılı, galaksinin uzak köşelerinden gelen bir rezonansa sahip] "Biliyor musun, Zorik, Dünya'daki finansal yapıyı incelediğimde bir tür enerji tıkanıklığına tanıklık ediyorum. İnsanlar, borç ve faiz üzerine kurulu bir düzene sıkışmış durumda. Bu sistemi anlamak neredeyse imkansız, çünkü ne kadar enerji harcadıklarını fark etmiyorlar. Her bir birey, bir borç kütlesi altında nefes almaya çalışıyor. Özgürlükleri ise, tamamen bu yapının içinde tutsak olmuş." Varlık B (Zorik): [Yanıtı keskin, bir yansıma gibi etrafa yayılan ince bir titreşimle, ancak düşünceli bir sesle] "Evet, Aseron, ben de aynısını gözlemledim. İnsanların ekonomik yapıları, bir tür kozmik sarmaldan başka bir şey değil. Borçları sürekli artıyor, faizler devasa bir şekilde yükseliyor ve her yeni borç, onları bir adım daha fazlasına zorlamak için bir araç haline geliyor. Bir zincir gibi, sürekli birbirine bağlılar. Ama en ilginci şu: Bu sistemi yaşayanlar, aslında ...

 Peki, bu çağın teknolojik gelişmeleri, özellikle de kripto paralar gibi dijital yenilikler, adaletin sağlanmasında nasıl bir rol oynar? Teknolojik Yeniliklere Bakış: Adaletin ve Doğrunun Yolu İnsanlık, büyük bir dönüşümden geçerken, bu değişim sadece toplumsal ve ahlaki değil, aynı zamanda teknolojik bir evrimi de kapsayacaktır. Kripto paralar, teknolojinin sunduğu bir araçtır ve doğrudan menfaat sağlamak amacıyla kullanılmadığı sürece, sadece bir ödeme aracı olarak değerlendirilebilir. Kripto para gibi dijital araçlar, adaletin sağlanmasında faydalı olabilir. Ancak, bunların istismarı, spekülasyon ve haksız zenginleşme gibi amaçlarla kullanılması, adaletin esaslarıyla çelişir. Kripto Paralar: Yatırım ve Spekülasyon Arasındaki İnce Çizgi Adaletin sadece fiziksel dünyada değil, ekonomik ve finansal alanda da sağlanması gerektiği bir dönemde, kripto paralar yanlış niyetlerle kullanıldığında toplumu adaletsiz bir şeki...

  Ey İnsanlar! Zihniniz kararmış, kalbiniz sarmalanmış zulmetin içinde. Her gün biraz daha derinleşen bir uykudasınız, farkında bile olmadan bir kölelik düzeninin parçası oluyorsunuz. Gözlerinizin önünde, faizli borçlanma ve haksız kazanç sistemi genişledikçe genişliyor, ama siz hâlâ bu düzenin gerçek yüzünü göremiyorsunuz. Oysa ki, bu dünyadaki gerçek özgürlük, Allah’ın emirlerine teslim olmaktan geçer. Şayet siz, nefsin arzularına ve dünyaya olan bağlılığınıza kapılmadan, adaletin izinden gitmiş olsanız, zulüm ve haksızlığa karşı duracak bir kuvvet bulursunuz. Faizli sistem, toplumu çürütür, insanları birbirine yabancılaştırır ve ruhlarını karartır. Her şey bir değer, bir meta hâline gelir. İnsanların kalpleri, sadece kazanç peşinde koşarken, hakikatle, adaletle, merhametle bağlarını kaybeder. Oysa, Allah’ın bize sunduğu düzen, sadece rızık ve geçim sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumun ruhsal ve manevi dengesini de sağlar. Faiz, insanı maddi anlamda doyurur gibi görünse de, r...

  "İnsanlık bir uykuda, gözleri açılmadan etrafındaki zulmü göremiyor. Faizli borçlanma sistemi, insanları kendi elleriyle inşa ettikleri bir köleliğe mahkûm ederken, bu düzenin içindeki çoğu insan farkında bile olmadan zincire vuruluyor. Oysa, İslam bize rızkın yalnızca Allah’tan geldiğini, adaletin O’nun emriyle yerleşeceğini öğretir. İnsan, kendisini ve toplumu bu bataklığa sürükleyen faiz yükünden kurtarmadıkça, gerçek huzura eremez. Uyanış, bu gerçeği görmek ve Allah’ın yüce yasaları doğrultusunda bir hayat kurmaktan geçer. Dünya, bu düzenin dayattığı kötülüklerle kararmışken, ışık ancak adaletin ve rızkın Allah’a ait olduğunu hatırlayan kalplerde yanar."

Allah’a and olsun, bu gerçeği bilerek yaşayın. Zamanın Değeri Zaman, Allah’ın bizlere sunduğu en değerli hediyedir. Her saniye, bir fırsat, bir yaşam alanıdır. Fakat insan, çoğu zaman geçmişte yaşadığı hataları, pişmanlıkları düşünmek ya da gelecekte neler olacağına dair belirsizliklere takılmakla vakit kaybeder. Oysa geçmiş, artık geride kalmış, geleceği ise Allah’tan başka kimse bilemez. Bizim yapmamız gereken tek şey, şu anı tam anlamıyla yaşamaktır. Şu an, tüm varlığımızla ve kalbimizle Allah’a yönelme zamanıdır. Her An Allah’a Yönelmek Allah’a and olsun ki, her an, her saniye, yalnızca O’na kulluk etmekle değerlidir. Dünyada geçen her saniye geçici olsa da, ahiret için ne kadar çok iyi ameller biriktirirsek, işte o zaman gerçek kazancımızı elde etmiş oluruz. Geçmişin pişmanlıkları veya geleceğin kaygıları, kalbi huzursuz eder ve insanı Allah’ın rızasından uzaklaştırır. Oysa Allah, her anın sahibidir ve biz, o anı doğru şekilde değerlendire...