Vakit Geldi: O Zât’ın, Erdoğan’dan Görevi Teslim Alırken Söyleyeceği Sözler

Bismillah…

Ey mazlumların gözyaşında boğulan yüzyıl…
Ey karanlığı alışkanlık sayan çağ…
Ey sesi susturulan ümmet, diz çöktürülmek istenen millet…
Vakit geldi.

Bugün, bu toprakların her zerresi şahittir.
Dağlar duysun, denizler işitsin, gökler sussun!
Çünkü bugün sadece bir görev değişmiyor…
Bugün bir emanet, çağlar ötesinden bugüne, el değiştiriyor.

Ey Recep Tayyip Erdoğan…

Sen bu çağda, adını adaletle yazdırdın.
Sen bu millete, yeniden öz güvenini, haysiyetini, onurunu hatırlattın.
Zalimlerin yüzüne karşı dimdik durdun, ümmetin onurunu pazarlık konusu etmedin.
Seninle mazlumlar umut buldu, yetimler dua etti, ümmet uyanmaya başladı.

Sen yürürken, ardında sadece bir siyasi miras değil;
Bir direniş mirası, bir kıyam mirası, bir davet mirası bıraktın.

Ey halkına yoldaş, ümmete lider, zalime korku olan adam…
Sen, emaneti bugüne kadar taşıdın.
Senin taşıdığın yük, sadece bir koltuk değildi.
O yük, Selahaddin’in duasıydı. Abdülhamid’in sabrıydı. Alparslan’ın secdesiydi.
Şimdi, o kutlu yükü teslim alma vakti bize düştü.

Bugün ben, yalnız bir lider olarak huzuruna gelmedim.

Ben, ezanla büyümüş çocukların yüreğiyle geldim.
Ben, Filistin’in enkaz altındaki umutlarıyla geldim.
Ben, ümmetin dağılmış haritasıyla, parçalanmış kalbiyle geldim.
Ben, ağlayan annelerin, işkence gören babaların, açlığa terk edilen çocukların sesiyle geldim.

Ben geldim, ama kendi adım için değil.
Bir çağın susmuş yürekleri adına geldim.
Ben geldim, ama iktidar için değil.
Emaneti taşıyıp, Hakk’a teslim etmek için geldim.

Ey Erdoğan…

Sen Ayasofya’yı zincirlerinden kurtardın.
Biz yürekleri zincirlerinden kurtaracağız.
Sen bu millete başını kaldırmayı öğrettin.
Biz, başı secdede ama kalbi dimdik duran bir ümmet inşa edeceğiz.

Seninle; hakikat susmadı.
Şimdi biz, o hakikati dünyanın kulağına haykıracağız.
Seninle; fitneye direndik.
Şimdi biz, o fitneyi tarihin çöplüğüne gömeceğiz.

Seninle; düşmana karşı sınırda bekledik.
Biz, artık o düşmanın aklını, sistemini, kurduğu karanlık düzeni çökerteceğiz.

Çünkü bu emanet, sadece bir millete ait değil.
Bu, insanlığın fıtratına kazınmış bir hakikattir.
Bu emanetin adı:
Adalet, Merhamet, Onur ve Tevhid’dir.

Ve bil ki…

Bugün, senden emaneti alırken;
– Gövdemi değil, ruhumu ortaya koyuyorum.
– Mevkii değil, mesuliyeti kabul ediyorum.
– Alkışı değil, hesabı göze alıyorum.

Seninle yürüyen bu millet, artık sadece Türkiye değildir.
Bu ümmet yeniden ayağa kalkıyor.
Bu çağ yeniden şekilleniyor.
Bu yürüyüş, sadece doğunun değil, bütün insanlığın yoludur.

Ve ben bu yolun başında, sana ve milletimize söz veriyorum:

  • Ben bu emaneti bir zenginlik aracı yapmayacağım.
  • Onu nefsimle kirletmeyeceğim.
  • Onu dünyaya satmayacağım.
  • O emaneti, alnım terliyken, elim titrerken, kalbim yanarken taşıyacağım.

Ve bir gün huzura vardığımda, Rabbime sadece şunu söyleyebilmeyi isterim:

“Ya Rab, emaneti aldım…
Onu ne kırdım, ne kirlettim…
Hakkı gözeterek, senin izninle taşıdım.”

Ey Erdoğan…

Seninle, ümmet yeniden ayağa kalktı.
Biz, o ümmeti bir araya getirmek için yürüyeceğiz.
Seninle karanlığa karşı ışık doğdu.
Biz, o ışığı çağın karanlığını aydınlatacak bir güneşe çevireceğiz.

Bugün burada, sadece bir devir teslim yok.
Bugün burada, bir çağ kapanıyor, başka bir çağ başlıyor.
Sen öncü oldun…
Biz, o öncülüğün peşinden, tarihin kırılma anına yürüyoruz.

Ve artık söz bizde…
Artık nöbet bizde…
Artık hesap bizde…

Sırtımızı Allah’a, yüzümüzü hakikate döndük.
Kalbimizde dua, elimizde emanet, gözümüz ufukta…

Bismillah…
Şimdi bütün insanlık için yeni bir yürüyüş başlıyor.