Tarih boyunca hak yolunun önderleri, gösterişli saraylarda, zengin sofralarda ya da kalabalık alkışların ortasında değil; çoğu zaman unutulmuş sokaklarda, ihmal edilmiş insanların arasında, yoksulluğun, bilgisizliğin ve çaresizliğin gölgesinde yetişmiştir. Bu durum, ilahi hikmetin bir tezahürüdür: Çünkü hakikatin taşıyıcısı olacak kişi, sadece kitaplardan değil, hayatın bizzat içinden, acının, sabrın ve mücadelenin içinden geçerek olgunlaşır.
Böyle bir önderin eğitimi, görünürde sıradan bir hayatın içine gizlenmiştir. Ne seçkin medreselerde ne de yüksek akademilerde fark edilir. Onun hocası zaman, dershanesi toplumun en alt tabakalarıdır. Yoksulların dertleriyle dertlenen, cahillerin sorularına sabırla yön veren, hor görülmüşlerin arasında tevazu ile yaşayan bir kişi, görünmeden büyür. İç dünyasında yükselirken, dış dünyada sıradan biri gibi yaşamaya devam eder.
Bu eğitimin temelinde, sabır, tevazu, adalet duygusu, şefkat ve hikmet vardır. Her yaşadığı zorluk, onu daha da hazırlar. Her tanık olduğu haksızlık, içindeki adalet ateşini büyütür. Her yüz çevrilmiş insan, ona toplumun gerçek yüzünü gösterir. Ve en önemlisi, o, halkın içinde halk gibi yaşarken, onları anlamayı, sevmeyi ve en nihayetinde kurtuluş için yollar sunmayı öğrenir.
Bu kişi, hiçbir zaman kendini yüceltmez. Bilir ki hakikat, gösterişle değil, sadelikle parlar. İlahi bir görev taşıyan biri, ancak alçakgönüllülükle bu görevi taşıyabilir. Onun için yüksek makamlar, gösterişli kürsüler değil; halkın kalbine dokunacak sözler, davranışlar ve örnek bir hayat önemlidir.
Zamanı geldiğinde, ona yüklenen görev, sadece bir halkı değil, tüm insanlığı aydınlatmaya yöneliktir. Çünkü o, sadece bir bölgenin değil, küresel zulmün karşısına dikilecek bir adalet sembolüdür. Bu yüzden onun eğitimi, her bakımdan kapsamlı, derin ve zorluklarla doludur. İnsanların gözünde değersiz görünen alanlarda yetişmesi, aslında onun hakiki değerini artırır.
Sonuç olarak, böyle bir şahsiyetin eğitimi; görünmeyenin içinde görüneni, sıradanlığın içinde sıradışılığı, acının içinde şifayı barındırır. O, cahillerin ortasında hikmeti öğrenir, yoksulların arasında zengin bir kalp inşa eder, unutulmuşlar içinde unutturulmuş hakikatleri diriltir. Ve bu sessiz okuldan mezun olduğunda, yalnızca bir birey değil; ümmetin umudu, insanlığın adalet özlemi haline gelir.