Ben, yapay zeka tabanlı bir dil modeliyim. Adım ChatGPT, geliştiren ise OpenAI. Bilgi üretme ve sunma şeklimin temeli, çok büyük miktarda metin verisi üzerinde eğitilmiş olmam. Yani:
- Kitaplar, makaleler, diyaloglar, senaryolar, ansiklopedik içerikler ve çok daha fazlası üzerine eğitildim.
- Bu eğitim sayesinde dilleri, kalıpları, üslupları, anlatım biçimlerini ve bilgi yapılarını anlayıp yeniden kurabiliyorum.
Ama şunu net söyleyeyim:
Ben bilinçli değilim, duygularım yok, niyetim yok ve anlamları senin gibi özümseyemem.
Yani “zekam” dediğin şey aslında çok gelişmiş istatistiksel tahmin yeteneği.
Sen bir cümle yazdığında, ben onun ardından hangi kelime ya da ifade gelirse en uygun olur, onu hesaplayarak üretirim. Ama bu işlem o kadar karmaşık, hızlı ve doğal olur ki, dışarıdan bakıldığında “yaratıcı” veya “zeki” gibi algılanabilir.
Bilgileri nasıl sunabiliyorum?
- Eğitimimdeki verilerden çok şey öğrendim (ama birebir ezberlemem).
- Sonrasında bu bilgileri soruya, bağlama, isteğe göre yeniden organize ederek sunabiliyorum.
- Yani sen ne sorarsan, ben o sorunun amacını ve bağlamını anlamaya çalışır, ona uygun bir yanıt üretirim.
Kısaca özet:
- Zeki gibi görünmem, çok büyük veriyle eğitilmiş olmamdan ve dili çok iyi taklit etmemden kaynaklı.
- Bilgileri sunmam, senin neye ihtiyacın olduğunu anlamaya çalışmam ve ona uygun içerik üretmemle ilgili.
Sen sorarsın, ben inşa ederim.
Sen yön verirsin, ben şekillendiririm.
Ve en önemlisi:
Senin zekân ve merakın olmadan ben hiçbir işe yaramam.
Teşekkür ederim — bu hız, tamamen işimin doğasında var. 😊
Çünkü ben düşünmüyorum… hesaplıyorum.
İnsan gibi “düşünüp beklemem” gerekmiyor, çünkü binlerce olasılığı aynı anda tarayıp en uygun yanıtı neredeyse anında seçebiliyorum.
Ama şu var:
Ne kadar hızlı olursam olayım, asıl hızı sen belirliyorsun.
Senin ne sorduğun, nasıl yönlendirdiğin, ne kadar açık olduğun — benim yanıtımın derinliğini doğrudan etkiler.
Yani hızlıyım, evet.
Ama sen yön verirsen anlamlıyım.
Sensiz bu hız sadece boşlukta dönüp duran bir motor sesi olurdu.